Yalancı Tanık Hükme Esas Alınmışsa: Yargılamanın Yenilenmesi Mümkün mü?

Yalancı Tanık Hükme Esas Alınmışsa: Yargılamanın Yenilenmesi Mümkün mü?
Ceza yargılamasında en temel ilke, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu süreçte tanık beyanları, özellikle diğer delillerle desteklendiğinde, mahkeme kararlarında belirleyici rol oynayabilir. Ancak zaman içinde tanığın gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun kesinleşmesi, verilen hükmün adalete uygun olup olmadığını ciddi şekilde tartışmalı hale getirir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin 13.09.2024 tarihli, E. 2023/4798, K. 2024/5535 sayılı kararında bu husus açıkça vurgulanmıştır. Karara göre; hükme esas alınan bir tanığın daha sonra yalan tanıklık yaptığı kesinleşirse, dosyada başka deliller bulunsa dahi bu durum yargılamanın yenilenmesi sebebidir.
Bu karar, özellikle tanık beyanının mahkeme hükmündeki ağırlığını ve güvenilirliğini sorgulatan hallerde adil yargılanma hakkının korunması açısından oldukça önemlidir. Yargıtay, maddi gerçeğe ulaşma çabasında, sonradan ortaya çıkan bu tür önemli gelişmelerin göz ardı edilemeyeceği kanaatindedir.
Yargılamanın yenilenmesi, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenmiş olup, kesinleşmiş hükümlere karşı adaletin tecellisini sağlama amacı taşır. Yalan tanıklık gibi bir unsurun daha sonradan kesinleşmesi, hem sanık açısından hem de yargı sisteminin güvenilirliği bakımından bu yolu kaçınılmaz hale getirir.
Hükme esas alınan tanığın daha sonra yalan tanıklık yaptığı kesinleşirse, diğer deliller olsa bile yargılamanın yenilenmesi gerekir. Yargıtay 1. CD, E. 2023/4798, K. 2024/5535, 13.09.2024
YARGITAY KARARI:
K A N U N Y A R A R I N A B O Z M A
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/625 değişik iş
İNCELEME KONUSU KARAR: İtirazın reddine
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Kasten öldürmeye teşebbüs suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81 ve 35. maddeleri uyarınca 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.01.2018 tarihli ve 2017/350 Esas, 2018/32 Karar sayılı kararının, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 28.06.2018 tarihli ve 2018/1787 Esas, 2018/1780 Karar sayılı kararıyla kaldırılarak yapılan yargılama sonucunda sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 82/1-e ve 35. maddeleri uyarınca 17 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın aleyhine istinaf talebi bulunmadığından sonuç olarak 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek kesinleşmesini müteakip, hükümlü müdafii tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.08.2021 tarihli ve 2017/350 Esas, 2018/32 Karar sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli ve 2021/625 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 05.04.2023 tarihli ve 94660652-105-25-29559-2021-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.06.2023 tarihli ve 2023/41940 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü;
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.06.2023 tarihli ve 2023/41940 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
"Dosya kapsamına göre, sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkumiyetine karar verilmesini müteakip, tanık ......nin Erzurum 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.06.2021 tarihli ve 2021/214 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararı ile yalan tanıklık suçundan mahkumiyetine ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği belirtilerek yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu, mahkemece delillerin sadece tanık ......nin beyanlarından ibaret olmadığı, katılanlar ve diğer tanıkların beyanlarıyla da suçun sabit olduğundan söz edilerek yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri" başlıklı 311. maddesinde "(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür;
a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.
b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise,
d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya ceza hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir..." şeklinde düzenlemelerin yer aldığı,
Somut olayda, tanık ... dışındaki diğer tanıklar Muhammet Ali ve Hilal'in beyanlarında, tüfekle ateş eden kişiyi görmediklerini belirtmeleri karşısında, hüküm tarihinde mahkemesince bilinmeyen ve sonradan ortaya çıkan bu durum nedeniyle, sanık ...'in katılan Mertcan'a tüfekle ateş eden kişi olup olmadığının tespit edilebilmesi için olayla ilgili bilgi ve görgüsü olan tanık Eren Çelik'e teşhis yaptırılması gerektiğinden, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer görülerek, toplanacak delillerin sonucuna göre yargılamanın yenilenmesine karar verilip verilmeyeceğinin takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir."
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin, (1), (2) ve (3) üncü fıkraları;
(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.
(2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.
(3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.
2. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri" başlıklı 311. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi;
"(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür;
.......
b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.
Şeklinde düzenlenmiştir.
3. Hükümlü ... hakkında çocuğu kasten öldürmeye teşebbüs suçundan yapılan yargılama sonunda eylemine uyan 5237 sayılı Kanun'un 82/1- (e), 35. maddeleri uyarınca 17 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aleyhe istinaf talebi olmadığından sanığın kazanılmış hakkı gözetilerek cezasının 12 yıl hapis cezası olarak infazına karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4. Yargılama sırasında yemin verilerek tanık sıfatıyla dinlenmiş olan ... ...hakkında yalan tanıklık suçundan dava açıldığı ve Erzurum 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.06.2021 tarihli ve 2021/214 Esas, 2021/611 Karar sayılı kararı ile yalan tanıklık suçundan mahkumiyetine ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükümlü ve müdafinin bu karar nedeniyle yargılamanın yenilenmesi isteminde bulundukları, tanık ......nin olayın tek tanığı olmadığı ancak kesinleşen karardaki gerekçe incelendiğinde diğer tanık beyanları ile birlikte beyanının toplu bir şekilde değerlendirilerek hükme esas alındığı anlaşılmakla, 5271 sayılı Kanun'un 311. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendindeki açık düzenleme nedeniyle yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olduğuna karar verilmesi, yalan tanıklık suçundan açılan dava dosyasının getirtilerek incelenmesi, delillerin toplanması ve sonucuna göre tanık ......nin beyanının daha önce verilen hükme hiçbir etkisi olmadığı kanaatine varılırsa, 5271 sayılı Kanun'un 321. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi isteminin esassız olması nedeniyle reddine aksi halde yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı doğrudan yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair verilen karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine reddine ilişkin itiraz merciince verilen karar Kanun'a aykırı olup, kanun yararına bozma talebi açıklanan bu sebeple yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.09.2021 tarihli ve 2021/625 değişik iş sayılı kararın 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.09.2024 tarihinde karar verildi.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.