Tüketici Davalarında Zorunlu Arabuluculuk
Tüketici Davalarında Zorunlu Arabuluculuk
Tüketici davalarında zorunlu arabuluculuk, tarafların mahkemeye gitmeden önce aralarındaki uyuşmazlığı bir arabulucu yardımıyla çözmelerini öngören hukuki bir mekanizmadır. Bu uygulama, 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da yapılan değişikliklerle hukuk sistemimize dahil edilmiştir.
Bu konuda bilmeniz gereken tüm kavramları ve detayları tek tek ele alacağız!
Öncelikle, arabuluculuğun ne olduğunu kısaca hatırlayalım.
Arabuluculuk Kavramı
Uyuşmazlıkların çözümünde, adli sistemin dışında geliştirilen alternatif yöntemler sayesinde daha hızlı, ekonomik ve esnek çözümler üretilmektedir. Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri farklılık gösterse de en çok tercih edilenler müzakere, arabuluculuk, uzlaştırma ve tahkim’dir. Bu makalemizin yapı taşı olan arabuluculuk ise bu yöntemler arasında en yaygın kullanılan ve en hızlı gelişim gösteren çözüm yoludur.
Tanımda da belirtildiği gibi arabuluculuk, tarafsız bir üçüncü kişinin taraflar arasındaki iletişimi kolaylaştırarak, onların menfaat odaklı kendi çözümlerini bulmalarına imkân tanıdığı ve uyuşmazlığın gönüllülük esasına dayalı olarak çözüme kavuşturulduğu bir yöntemdir.
Arabulucu, hâkim veya hakem statüsünde olmadığı için uyuşmazlık hakkında karar verme yetkisine sahip değildir. Bunun yerine, tarafların kendi çözümlerini üretmelerine yardımcı olarak dava açmadan anlaşmaya varmalarını sağlar. Arabuluculuk, mahkemelerin yerine geçen bir sistem değil, yargısal yolların yanında yer alan alternatif bir çözüm yöntemidir. Sadece iç hukukta değil, uluslararası ilişkilerin düzenlenmesinde de aktif olarak kullanılan bir mekanizmadır.
Arabuluculuk hakkında daha detaylı bilgi edinmek için "Arabuluculuk Nedir?" makalemize göz atabilirsiniz!
Dava Şartı Olarak Arabuluculuk
Arabuluculuk alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak gönüllülük (iradilik) esasına dayandığı için esas olan arabuluculuğun ihtiyari olmasıdır.
Ancak Kanun koyucunun sonradan yaptığı düzenlemelerle, bazı davalar için arabulucuya başvuru zorunlu hale getirilmiştir. Bu yönteme "zorunlu arabuluculuk" denir ve ilgili davanın açılması için arabuluculuk sürecinin başlaması gerekmektedir. Taraflar, sürecin devam edip etmeyeceğine veya anlaşmaya varıp varmamak konusunda serbesttir. Eğer anlaşma sağlanamazsa, uyuşmazlığın çözümü için yargı yoluna başvurulabilir. Hukukumuzda ilk kez, 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3/1. maddesi ile arabuluculuk, dava şartı haline getirilmiştir.
Bir başka deyişle, arabulucuya başvurulmadan dava açılması durumunda, mahkeme davayı dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddedecektir. Kanun hükmüne göre; "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."
Dava şartı arabuluculuk ile getirilen son düzenleme, bu makalemizinin konusunu oluşturan tüketici uyuşmazlıklarına ilişkindir.
7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen 73/A maddesi ile, tüketici uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu hale getirilmiştir. Bu düzenleme, arabuluculuğa başvuru zorunluluğu kapsamındaki uyuşmazlıklar, istisnalar ve arabuluculuk ücretinin ödenme usulünü belirlemektedir. Madde kapsamındaki haller dışında, tüketici uyuşmazlıklarında arabuluculuğa başvuru zorunluluğu, HUAK.md 18/A hükmüne tabidir.
Tüketici Hukukunda Arabuluculuk
Dava şartı arabuluculuk müessesesi, 28/07/2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen 73/A maddesi ile tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu hale getirilmiştir. Bu düzenleme ile, tüketici mahkemelerinde veya tüketici mahkemesi oluşturulmayan yerlerde, tüketici mahkemesi sıfatıyla görev yapan asliye hukuk mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Ancak, kanun hükmünde belirtilen bazı hususlar istisna olarak kabul edilmiş ve dava şartı arabuluculuk kapsamı dışında tutulmuştur.
Yine, Hukuk Uyuşmazlıkları Arabuluculuk Kanunu'ndaki ilgili hükümlerin, tüketicinin korunması esasından hareketle, tüketiciler aleyhine uygulanamayacağı özellikle belirtilmiştir.
"Dava şartı arabuluculuk" başlığını taşıyan, TKHK. md. 73/A- Ek: 22.07.2020-7251/59 hükmü şu şekilde düzenlenmiştir:
“Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Ancak aşağıda belirtilen hususlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz:
a) Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar
b) Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar
c) 73’üncü maddenin altıncı fıkrasında belirtilen davalar
ç) 74’üncü maddede belirtilen davalar
d) Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar
(2) 07.06.2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin on birinci fıkrası tüketici aleyhine uygulanmaz.
(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, tarafların katılmadığı için görüşme yapılamaması veya tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları hâlinde tüketicinin ödemesi gereken arabuluculuk ücreti, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Ancak belirtilen hâllerde arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin Birinci Kısmına göre iki saatlik ücret tutarını geçemez.
(4) Arabuluculuk faaliyeti sonunda açılan davanın tüketici lehine sonuçlanması hâlinde, arabuluculuk ücreti, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre davalıdan tahsil edilerek bütçeye gelir kaydedilir.”
Tüketici uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculukla ilgili yapılan bu düzenlemenin, iş ve ticari uyuşmazlıklardaki zorunlu arabuluculuk düzenlemelerinden farklı olduğu gözlemlenmektedir. Tüketici uyuşmazlıklarında, uyuşmazlığın kapsamı, niteliğine göre değil, hangi mahkemede görüleceğine göre belirlenmiştir.
Tüketici uyuşmazlıkları için getirilen "Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır" (TKHK.m.73/A-1) hükmü gereği, öncelikle tüketici mahkemelerinin görev alanına giren uyuşmazlıkların belirlenmesi gerekir.
Bir uyuşmazlıkta, hem Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanabilirliğinin hem de tüketici mahkemelerinin görev alanının tespiti, "tüketici işlemi" ve "tüketiciye yönelik uygulamalar" kriterlerine göre yapılır. Zira TKHK.m.73/1 uyarınca, "Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek olan uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir." Aynı şekilde, Kanun’un 2. maddesi de, "Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar" ifadesiyle, tüketici hukukunun kapsamını çizmektedir.
Dava şartı arabuluculuğun, tüketici mahkemelerinin görev alanına giren her türlü uyuşmazlığı kapsaması, özellikle "tüketici işlemi" ve "tüketiciye yönelik uygulamalar" kavramlarının doğru bir şekilde tespit edilmesini zorunlu kılmaktadır.
Peki bu Tüketici İşlemi Nedir? Neler Tüketici İşlemi sayılır?
Tüketici İşlemi:
Tüketici işlemi kavramı, TKHK.m.3/I bendinde şu şekilde tanımlanmıştır: "Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında ticari ya da mesleki amaçlarla hareket eden veya bunlar adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında yapılan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler dâhil her türlü sözleşme ve hukuki işlem." Bu madde metninden de görülebileceği gibi, tüketici işlemi ve buna bağlı olarak tüketici mahkemelerinin görev alanı oldukça geniş bir çerçevede belirlenmiştir.
Tüketici İşlemi Nedir? Neler Tüketici İşlemleridir? makalemize göz atabilirsiniz!
Tüketici Uyuşmazlıklarında Arabuluculuğa Başvuru Zorunluluğunun İstisnaları
Tüketici uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması, dava şartı olarak düzenlenmiş olmasına rağmen, bazı uyuşmazlıklar bu zorunluluk kapsamına dahil edilmemiştir. TKHK’nın 73/A maddesinde yer alan "Dava şartı arabuluculuk" başlığına göre;
"Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Ancak aşağıdaki durumlarda dava şartı olarak arabuluculuk hükümleri uygulanmaz:
a) Tüketici hakem heyetinin görevine giren uyuşmazlıklar
b) Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar
c) 73. maddenin altıncı fıkrasında belirtilen davalar
ç) 74. maddede yer alan davalar
d) Tüketici işlemi mahiyetinde olup taşınmazın aynından kaynaklanan uyuşmazlıklar."
- Tüketici örgütleri, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile Bakanlık, haksız ticari uygulamalar ve ticari reklamlara ilişkin hükümler hariç, genel olarak tüketicileri ilgilendiren ve bu Kanuna aykırı bir durumun doğma tehlikesi bulunan hâllerde, bunun önlenmesi veya durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı aldırabilir veya hukuka aykırı durumun tespit edilmesi, önlenmesi veya durdurulması için tüketici mahkemelerinde dava açabilir (TKHK.m.73/6).
Kanun hükmünde belirtilen davalar, tüketicilerin bireysel haklarına yönelik değil, genel olarak tüketicileri ilgilendiren ve tüketici mahkemelerinde görülen davalardır.
Haksız ticari uygulamalar ile ticari reklamlara dair hükümler bu düzenlemenin dışında tutulmuştur. Davacı sıfatına sahip olan tüketici örgütleri, ilgili kamu kurumları ve Bakanlık, topluluk davaları aracılığıyla, hukuka aykırı durumların tespiti, önlenmesi veya durdurulmasını talep edebilirler. Ancak, bu taraflar maddi ya da manevi tazminat talep edemezler. Bu düzenleme ile belirlenen topluluk davaları da dava şartı arabuluculuk kapsamı dışında bırakılmıştır.
- TKHK m.73/A hükmüne göre, dava şartı arabuluculuk kapsamı dışında bırakılan bir diğer husus, satışa sunulan seri ayıplı mallara ilişkin düzenlemeleri içeren TKHK m.74 çerçevesinde açılan davalardır.
Bunlar:
- Seri Ayıplı Mallarla İlgili Davalar: Satışa sunulan seri ayıplı mallara ilişkin açılacak davalar.
- Garanti ve Satış Sonrası Hizmetlere İlişkin Davalar: Satıcı veya sağlayıcı tarafından verilen garanti ve satış sonrası hizmetlerle ilgili davalar.
- Sözleşmeye Aykırı Mallarla İlgili Davalar: Tüketiciye satılan malların sözleşme şartlarına uymaması nedeniyle açılacak davalar.
Bu davalar, dava şartı arabuluculuk kapsamında değildir ve arabuluculuğa başvurulmadan doğrudan mahkemeye başvurulabilir.
- Aynî haklar, sahibine eşya üzerinde doğrudan hakimiyet ve yararlanma yetkisi veren, herkes tarafından tanınan ve herkesin uymak zorunda olduğu mutlak haklar arasında yer alır.
Aynî hak sahibi, hakkının ihlal edilmesi durumunda, ihlali gerçekleştiren kişiden hakkının yerine getirilmesini talep edebilir. Örneğin, üçüncü kişilerin müdahalesine karşı istihkak davası veya el atmanın önlenmesi davalarıyla hakkını savunabilir.
TKHK m.73/A-d'ye göre, tüketici işlemi kapsamındaki taşınmaz malların aynından doğan uyuşmazlıklar, yani taşınmaz eşya üzerinde kurulan ve sahibine doğrudan hakimiyet sağlayan mutlak haklarla ilgili davalar, dava şartı arabuluculuk kapsamı dışında tutulmuştur. Bu düzenleme ile, söz konusu türdeki davalar için arabuluculuk sürecine başvurulması gerekmemektedir.
Tüketici Hukuku ile ilgili bilmeniz gereken her şeyi daha detaylı bir şekilde ele aldığımız makalemizi okumayı unutmayın!
Hukuki Kaynaklar
Zorunlu arabuluculuk uygulamasının hukuki temelini, şu mevzuatlar oluşturmaktadır:
- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu: Arabuluculuk mekanizmasının genel esaslarını düzenler.
- 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK): Zorunlu arabuluculuk düzenlemesine dair usul kurallarını belirler.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun: Tüketici uyuşmazlıklarına özgü hükümler içerir ve bu kapsamda çözüm yollarını detaylandırır.
Sonuç:
Tüketici hukuku, hem uluslararası düzeyde hem de ülkemizde hızla gelişen ve sürekli değişen bir alan olup, uyuşmazlıkların çeşitlenmesi ve sayısının artması bu süreci daha karmaşık hale getirmektedir. Tüketici mahkemelerinin giderek artan iş yükü, davaların daha uzun sürmesine ve daha pahalıya mal olmasına yol açmaktadır. Tüketici, genellikle uyuşmazlıkların daha zayıf tarafı olduğundan, karşılaştığı sorunların hızlı, ekonomik ve etkili bir şekilde çözülmesi, ona daha sağlam bir koruma sağlar.
Arabuluculuk, tüketici davalarında hızlı ve maliyet açısından verimli bir çözüm yolu sunarak, mağduriyetlerin kısa süre içinde ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Bu süreç, tarafların gönüllü bir şekilde ve etkili bir biçimde anlaşmalarını sağlayarak, adaletin hızlı bir şekilde tecelli etmesine ve yargı sisteminin üzerindeki baskının azalmasına katkı sunar.
Tüketici hukuku avukatlık ve danışmanlık ücretleri müvekkil ile avukat arasında somut olayın özelliklerine göre değişkenlik gösterir ve taraflar arasında serbest bir biçimde belirlenmektedir. Bu noktada avukatlar için asgari ücret niteliği gösteren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) önem arz eder. Avukatların bu tarifede belirtilen ücretlerin altında bir ücretle iş alması yasaktır. Bu asgari ücretler davaların karmaşıklığına, mahkemesine, sürecin uzunluğuna ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Ayrıca avukatlık asgari ücret tarifesi her yıl yenilenir ve güncellenir. Bunun yanında Ankara Barosu Avukatlık Tavsiye Ücret Tablosu mevcuttur. Bu ücret tarifesinin bir öneri niteliği taşıdığı da belirtilmelidir. Avukatlık ücretleri yine avukat ve müvekkil arasında; asgari ücret tarifesi, çalışma saatleri, davaya hazırlık süreci, delil toplama işlemleri, savunma stratejilerinin belirlenmesi, duruşmalar, müvekkil ile iletişim, avukatın deneyimi, uzmanlığı, bulunduğu şehir veya bölge gibi faktörlere bağlı olarak serbest bir şekilde belirlenmektedir.
Önemle belirtmek gerekir ki bu yazıdaki bilgilerin tamamı genel bir bilgilendirme içermekte olup hukuki danışmanlık ve reklam gibi algılanmamalıdır. Yaşanılan her bir olay ve uyuşmazlığın bağımsız biçimde ayrı bir hukuki değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Ayrıca her bir hukuki konu ve meselenin çözümü uzman bilgisi gerektirmektedir. Bu sebeple de karşı karşıya kaldığınız hukuki uyuşmazlıklar ve olaylar için yetkin bir avukattan hukuki danışmanlık almanızı, Yargıya taşınan uyuşmazlıklar açısından da dosyalarınızı yetkin bir avukat aracılığı ile takip etmenizi öneririz. Yukarıdaki makale ile ilgili olarak veya her türlü hukuki destek ve danışmanlık için büromuzla iletişime geçebilirsiniz.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.