Mazeret Dilekçesinin Reddi Bozma Sebebidir!

Adil Yargılanma İlkesi ve Avukat Mazeretlerinin Değerlendirilmesi Üzerine
Hukuk sistemimizin temel ilkelerinden biri, savunma hakkının kutsallığıdır. Adil yargılanma hakkı çerçevesinde, tarafların iddia ve savunmalarını tam anlamıyla sunabilmeleri gerekir. Bu çerçevede, avukatın hava muhalefeti ve sağlık sorunları gibi mücbir sebeplerle duruşmaya katılamaması durumunda, sunduğu mazeret dilekçesinin dikkate alınmaması, savunma hakkının ihlali anlamına gelmektedir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 11.06.2020 tarihli, E. 2019/5897, K. 2020/2229 sayılı kararı da bu hususu açıkça ortaya koymaktadır. Kararda, avukatın sağlık sorunları ve hava muhalefeti nedeniyle duruşmaya katılamadığına dair sunduğu mazeretin mahkemece kabul edilmemesi ve yokluğunda yargılamaya devam edilerek karar verilmesinin, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Yargıtay, bu durumun hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, ilgili kararın bozulmasına hükmetmiştir.
Bu karar, yargılamada hakkaniyet ilkesinin gözetilmesi gerektiğini ve savunma hakkının engellenmesinin yargılamanın sıhhatini bozacağını ortaya koymaktadır. Nitekim, Anayasa’nın 36. maddesi de herkesin savunma hakkına sahip olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle, avukatın mazeret dilekçesi dikkate alınmadan yapılan yargılamalar hukuka aykırı olup, bozma sebebi teşkil etmektedir.
Sonuç olarak, Yargıtay’ın ilgili kararı ışığında, avukatın mazeretinin dikkate alınmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, hukuki güvenliğin ihlali anlamına gelir ve bu durum bozma nedeni olarak değerlendirilmelidir. Mahkemelerin, adil yargılanma hakkını gözeterek, avukatların mazeretlerini hakkaniyet çerçevesinde değerlendirmesi gerekmektedir.
KARAR:
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava iş kazası sonucu sigortalının vefatı iddiasına dayalı hak sahiplerinin maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, 03/07/2019 tarihinde davanın 2. kez takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 7. maddesine göre İş Mahkemelerinde uygulanan şifahi yargılama usulünü düzenleyen HUMK'un 473 vd. maddeleri 6100 sayılı HMK'nın 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yasa'nın 316/d bendine göre "hizmet ilişkisinden doğan davalara", 316/g maddesine göre de "Diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işlere" basit yargılama usulünün uygulanması gerektiğinden eldeki uyuşmazlığa basit yargılama usulünün uygulanması gerektiği açıktır.Basit yargılama usulüne ilişkin kurallar HMK'nın 316-322.maddelerinde düzenlenmiş olup Yasa'nın 320/4 maddesine göre basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, davanın açılmamış sayılmasına karar verilir ve Yasa'nın 322/1 maddesine göre bu Kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hâllerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır.
HMK'nın 150. maddesine göre usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.6100 HMK'nın 30. maddesine "Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür" ve HMK'nın 150/2 maddesinde ifade edildiği üzere "geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez".Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Anayasa'nın 141/son ve HMK'nın 30. maddelerine göre "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması" biçiminde açıklanan temel ilke çerçevesinde davacı tarafın veya davayı takip edeceğini bildiren davalı tarafın duruşmaya katılmama gerekçesi "geçerli bir özür" olarak kabul edilebilir ise davacı tarafın veya davayı takip edeceğini bildiren davalı tarafın "geçerli bir özrü nedeniyle duruşmaya katılmadığı" kabul edilerek dosya işlemden kaldırılmamalıdır.Davacı vekilinin 01/07/2019 tarihli mazeret dilekçesi mahkemeye intikal etmiş olması, mazerette sebep belirtilmemiş ise de elektronik ortamdan vekilin duruşma gününün görülebileceği ve böylelikle hak kaybına yol açılmayacağı anlaşıldığından mazeret dilekçesi geçerli kabul edilerek, yargılamaya devam edilmesi gerekirken HMK 150. maddesi gereğince davanın 2.defa takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.