Yeni Yetki Düzeniyle Gelen Marka İptali: Somut Norm Denetimi ve Anayasa Tartışmaları

Yeni Yetki Düzeniyle Gelen Marka İptali: Somut Norm Denetimi ve Anayasa Tartışmaları
Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 26. maddesinde yer alan ve markanın iptali hususundaki yetkinin 10 Ocak 2024 tarihinden itibaren Türk Patent ve Marka Kurumu’na (TPMK) devredildiğini öngören düzenlemenin anayasaya aykırılığı iddiasıyla somut norm denetimine başvurusu, Türk hukuk sisteminde norm denetiminin kapsam ve sınırlarına ilişkin önemli bir değerlendirmeyi ortaya koymaktadır.
Somut olay, marka tecavüzünü önleme, tecavüze son verme; maddi ve manevi tazminat talepleri ile açılmış bir dava çerçevesinde, ikame edilen markanın iptali yönünde gelişen uyuşmazlıkları kapsamaktadır. Düzenlemenin uygulanmasıyla birlikte, daha önce Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri tarafından yürütülen markanın iptal işlemlerinin yetkisi TPMK’ya devredilmiş olduğundan, ilgili mahkemenin bu davayı inceleme yetkisi ortadan kalkmıştır.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Anayasa’nın 152. maddesi ışığında gerçekleştireceği somut norm denetiminde iki temel şartın bulunması gerektiğini belirtmiştir: Öncelikle, denetimi talep eden mahkemenin usulüne uygun olarak açılmış, görev alanına giren bir davaya sahip olması; ikincisi ise, iptali talep edilen normun söz konusu davada uygulanacak olması gerekmektedir. Bu kriterler doğrultusunda AYM, mahkemelerin kendi görev alanı dışında kalan konularda somut norm denetimine başvurmalarının mümkün olmadığını ifade etmiştir.
Böylesi bir değerlendirme, norm denetimi mekanizmasının ancak somut olay bağlamında, mahkemelerin kendi yetki alanına giren normların uygulanması esnasında tartışılabileceğini ortaya koymaktadır. SMK’nın 26. maddesinde yer alan ve yetkinin TPMK’ya devredilmesine ilişkin düzenlemenin uygulanması durumunda, markanın iptali davasının yargı yoluyla incelenmesinin söz konusu olmadığının altı çizilmesi, güçler ayrılığı ve yargının görev yetkisinin korunması açısından da önemli bir tespit olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi’nin değerlendirmesi, SMK’nın 26. maddesinde yapılan yetki devrinin ardından, ilgili mahkemelerin markanın iptali davasına ilişkin somut norm denetimi yoluyla anayasaya aykırılık iddiasında bulunamayacaklarını ortaya koymaktadır. Bu yaklaşım, norm denetiminin yalnızca mahkemelerin görev alanına giren ve somut olarak uygulanan normlar çerçevesinde gerçekleştirilebileceğini ve böylece Türk hukuk sisteminde yargı görevlerinin net bir şekilde sınırlandırıldığını göstermektedir.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.