İdare Hukuku Nedir? Neleri Kapsar?

İdare Hukuku Nedir? Neleri Kapsar?  - 1

İdare Hukuku Nedir?

    Statü hukuku olarak da adlandırılan idare hukuku kamu yönetimi içerisinde bulunan kurum ve kuruluşların işleyişleri ile kişilerle olan ilişkilerini, kamu idaresinin bireyler karşısındaki hak, sorumluluk ve yetkilerini inceleyen ve düzenleyen kurallar bütününden oluşan hukuk dalıdır. İdare hukuku temelini Anayasadan alır. Zira Anayasa md. 125 hükmüne göre; ‘’İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır…’’. Bu hüküm idare tarafından gerçekleştirilen her türlü işlem ve eyleme karşı bunların muhataplarının ve ilgililerinin yargı yoluna başvurabilmesinin temelidir. Buradan hareketle de aile, borç, miras, ticaret vb. özel hukuk ilişkileriyle ilgili uyuşmazlıklarla ilgilenen adli yargıdan ayrı olarak devlet idaresi ile vatandaşlar arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarla ilgilenecek bir idari yargı düzeni ve mahkemeleri oluşturulmuştur.

          İdare hukuku devlet idaresinin de kendi koyduğu kanunlar ile sınırlandırılması, yaptığı işlem ve eylemlerden sorumlu olmasının sağlanması, birey ile devlet arasındaki devlet lehine olan ilişkideki dezavantajın giderilmesi, kişilere tanınan hak ve hürriyetler ile kamuya tanınan üstünlük ve ayrıcalıkların dengelenmesi, idarenin işlem ve eylemlerinin yargısal-hukuksal denetime tabi olarak gerçekleştirilmesi gibi fikirler neticesinde uzunca bir tarihi süreçte oluşturulmuş hukuk dalıdır. İdarenin tek taraflı işlem yapma ve yaptırım gücü ağır sonuçlara ve telafisi güç zararlara neden olabilmektedir. Dolayısıyla idarenin gerçek ve tüzel kişilikler karşısında sahip olduğu bu ayrıcalıklı durumun dengelenmesi gerekir.

          İdare kavramı, genel anlamıyla hem devlet adına işlem ve eylemde bulunan kamu kurum ve kuruluşlarını yani teşkilatı hem de gerçekleştirilen idare etme, yönetme fonksiyonunu ifade eder. Örneğin; bakanlıklar, belediyeler, üniversiteler, il özel idareleri, devlet okulları birer idaredir. Bunların gerçekleştirdiği işlem ve eylemler de genel olarak idari işlem ve eylem olarak, faaliyetleri de kamu hizmeti olarak adlandırılabilir.

          İdarenin gerçekleştireceği idari işlemler ve eylemler gerçek ve tüzel kişileri de etkiler. Bu işlem ve eylemlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesi de idare hukuku ve idare hukukunun kendine özgü kuralları ile idari yargı rejimi ve idare mahkemeleri ile sağlanır. Bireyin, idarenin hukuka aykırı işlemlerine karşı korunması açısından idare hukuku ve özellikle idari yargı büyük önem taşımaktadır. 

          19.yüzyılda ortaya çıkan genç bir hukuk dalı olan idare hukukunda; idarenin esas anlamı ve önemi kamu yararının sağlanması, bozulan kamu yararının düzeltilmesi, kamu hizmetlerinin ifası vb. noktalarda ortaya çıkar. İdarenin var oluş amacı kamu yararının sağlanması ve korunmasıdır.

          Kendine özgü ilgi ve bilgi gerektiren, ilgili uyuşmazlıklarda da farklı bir yargılama usul ve teşkilatına sahip olan ve bu yönüyle diğer hukuk dallarından ayrılan bir alan olan idare hukuku ile ilgili uyuşmazlıklar için bu alanda çalışan avukatlardan hukuki yardım alınması hak kayıplarının yaşanmaması bakımından oldukça önemlidir.

İdare Hukukunun Özellikleri

 

  • İdari rejim olarak uygulamaya konulan idare hukuku genç bir hukuk dalıdır.

  • Tedvin edilmemiştir yani ilke ve kuralları temel bir kanunda toplanarak düzenlenmemiştir. Dağınık bir mevzuata sahiptir.

  • 1789 Fransız Devriminden sonra Fransa’da ortaya çıkmıştır.

  • İdare hukukunun temel prensibi kamu yararıdır. İdarenin her türlü işlem ve eyleminin kamu yararı amacına dayandığı kabul edilir.

  • İdare hukuku ile ilgili uyuşmazlıklar ayrı bir yargı kolu olarak idari yargıda çözümlenir. Uyuşmazlıklar idare ve vergi mahkemelerinde İdari Yargılama Usul Kanunu çerçevesinde çözümlenir.

  • İdare hukuku içtihadi bir hukuk dalıdır yani mahkeme kararlarıyla, özellikle de idari yargının yüksek mahkemesi olan Danıştay’ın kararları ile geliştirilip şekillendirilir.

  • İdare hukuku temelde devlet birimlerinin faaliyeti ile bunlar ve bireyler arasında çıkan uyuşmazlıkların çözümünü esas alır ve birey ve devlet arasındaki eşitsizliği dengelemeye çalışır. Kişilere tanınan hak ve hürriyetler ile kamuya tanınan üstünlük ve imtiyazların dengelenmesini sağlar.

  • İdare hukuku bir statü hukukudur yani kanunlarla daha önceden belirlenmiş genel, soyut, sürekli ve kişilik dışı statü, mevki ve kurallarla bireylerin ilişkilendirilmesini sağlar.

İdare Hukukunun Alt Dalları ve Uygulama Alanları

          İdare hukuku geniş bir alan olup bünyesinde birçok alt dal bulundurur. Bunları aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür;

  • Regülasyon

  • İmar Hukuku

  • İhale Hukuku

  • İdari Yaptırımlar Hukuku

  • Statü (Memur) Hukuku

  • İdari Sözleşmeler Hukuku

Regülasyon: İdare ekonomi alanına ve ekonomik ilişkilere farklı şekillerde müdahale etmekte ve dahil olmaktadır. Sosyal hukuk devleti ilkesi gereği halkın huzur ve refahını artırmaya yönelik kamu hizmetlerini kendi yapabildiği gibi özel sektöre de yaptırabilmektedir. Özel sektöre gördürdüğü kamu hizmetlerine denetleme yoluyla katılmakta ve uygulama yöntemini belirleyerek kazanımların kamuya aktarılmasını sağlamaktadır.

İmar Hukuku: İdareye kamu hukuku anlamında birtakım geniş haklar, avantajlar, imtiyazlar sağlanırken özel hukuk bağlamında bireylere tanınan mülkiyet hakkı gibi haklar da gözetilmeli ve arada denge kurulmalıdır. İmar hukuku idarenin yapılaşması sırasında oluşabilecek dengesizlikleri gidermek ve idarenin kamulaştırma yetkisinin karşısında bireylerin mülkiyet hakkını korumak, kamulaştırma ve yıkım kararlarının hukuki denetimi sağlamak bakımından önemlidir.

İhale Hukuku: Kamu idaresi satın aldığı mal ve hizmetlerin alımını ihale yoluyla gerçekleştirir. Bu ihalelerin hukuk kurallarına uygun biçimde gerçekleştirilmesi bakımından ihale hukuku önemlidir.

İdari Yaptırımlar Hukuku: İdare, bazı durumlarda bir yargı kararına gerek olmaksızın birtakım idari yaptırımlar, idari para cezaları, disiplin cezaları vs. yaptırımı uygulayabilmektedir. Bu yaptırımların hukuksal denetime tabi olması oldukça önemlidir.

Statü (Memur) Hukuku: Bu alan kamuda görev yapan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi devlet memurlarının, atanma, nakil, disiplin cezaları, özlük hakları, memuriyetin sona erdirilme halleri ve yargılanmaları hakkındaki tüm uygulamaların esas ve usullerini düzenlemektedir.

İdari Sözleşmeler Hukuku: İdare birtakım kamu hizmetlerinin yürütülmesini özel sektöre bırakabilmekte ve kendisi bu faaliyete denetim yoluyla katılabilmektedir. İdareler; özel hukuk çerçevesinde veya idare hukuku kurallarına göre özel sektör aktörleri ile sözleşmeler yapmaktadır. İdarenin üstün ve ayrıcalıklı gücünü kullanarak yapmış olduğu sözleşmelerde meydana gelen anlaşmazlıklar idari yargı yoluyla çözülmektedir.

İdari Davalar Nedir?

          İdari dava türleri İdari Yargılama Usul Kanununda (İYUK) sayılmıştır. 2 tür idari dava vardır; 

  • İptal Davaları

  • Tam Yargı Davaları

İptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep ve konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilen kişiler tarafından açılan davalardır. 

Tam yargı davaları ise; idari işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olan kişiler ( hakları zarar görenler, eksilenler) tarafından açılan davalardır.

Vergi davaları ve idari sözleşmelerden doğan davalar ise ayrı bir dava türü olmayıp yine iptal veya tam yargı davası olarak ortaya çıkarlar.

İdare hukuku ile ilgili ve idari yargıda görülebilecek bazı davalar şunlardır;

  • Kentsel Dönüşüm Hukuku Ve İptal Davaları

  • Devletin Özel Mülkiyetindeki Taşınmazlar İçin Düzenlenen Ecrimisil Düzeltme İhbarnamesinin İptali Davaları

  • Belediye Cezalarına Karşı Açılan İptal Davaları

  • İdarenin Düzenleyici İşlemlerinin İptali Davaları

  • Kamu İhaleleri Konusundaki Davalar

  • Diğer Kanunların Açıkça İdare Mahkemesini Görevlendirildiği Davalar

  • Tahkim Yolu Öngörülmüş İmtiyaz Şartlaşma Ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklardan Hariç, Kamu Hizmetlerinin Birinin Yürütülmesi Adına Uygulanan İdari Sözleşmeler Sebebiyle Taraflar Arası Çıkan Anlaşmazlıklara İlişkin Tüm Davalar

  • İdarenin Sorumluluğu Nedeniyle Tazminat Davaları

  • İdari Para Cezalarına İtiraz 

  • İmar Hukukuna İlişkin Davalar

  • İhale Hukukuna İlişkin Davalar

  • Kamulaştırma İle İlgili Davalar

  • Memuriyet Ve İhraç İle İlgili Davalar

  • Öğrenci Davaları

  • Karayolları Trafik Davaları

  • İdari Sözleşmelerden Doğan Davalar

Tam Yargı Davası ve İptal Davası Farkları

          İptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep ve konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilen kişiler tarafından açılan davalardır. 

Tam yargı davaları ise; idari işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olan kişiler ( hakları zarar görenler, eksilenler) tarafından açılan davalardır.

İdare hukukunda bireylerin haklarını zedeleyen işlem ve eylemlere karşı öncelikle işlemin iptali için iptal davası daha sonra da zarar mevcutsa bunun tazmini için tam yargı davası açılması mümkün olduğu gibi bu iki davanın aynı anda açılması da mümkündür.

Bu iki dava arasında birtakım farklılıklar mevcuttur;

İPTAL DAVALARI

TAM YARGI DAVALARI

  • Menfaat ihlali şartı aranır.

  • Hak ihlali şartı aranır.

  • İdari eylemlere karşı açılamaz.

  • Hem idari işlemlere hem idari eylemlere karşı açılabilir.

  • İdari işlemlere karşı iptal davası açılması için idare mahkemelerinde 60 günlük, vergi mahkemelerinde ise 30 günlük süre mevcuttur.

  • Eylem veya işlemi öğrendikten itibaren 1 yıl, her halde 5 yıl içerisinde idareye zararının giderilmesi için başvurmak gerekir. Başvurunun reddedilmesi halinde, dava açmak için başvurunun reddi tarihinden itibaren 60 günlük süre mevcuttur.

  • İdari işlemin iptali için açılır.

  • İdareye karşı açılan bir tazminat davasıdır.

  • İptal davası konusu idari işlemin iptal edilmesi ilgili tüm kişiler bakımından sonuç doğurur.

  • Yalnızca hakkı ihlal edilip tam yargı davası açan kişiler bakımından sonuç doğurur.

İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması Kararı ve Sonuçları

         Yürütmenin durdurulması kararı bir idari işlemin icra edilmesini, açılan bir iptal davası ile davanın sonuçlanmasına kadar durduran, idari işlemin hüküm ve sonuçlarını askıya kaldıran bir müessesedir. 

İdari işlemler hukuka uygunluk karinesinden yararlanır yani işlem tesis edildiği andan itibaren hukuka uygun kabul edilerek icra edilmeye başlanır. Ancak idari işlemler yargısal denetime tabidir ve iptal davalarına konu edilip hukuka aykırı bulunarak iptal edilebilmeleri mümkündür. Hukuka aykırı idari işlemin derhal uygulanarak hak kayıplarına sebebiyet vermemesi için yürütmenin durdurulması kararları mevcuttur. Böylece hukuka aykırı bir idari işlemin uygulanması ile doğabilecek hak kayıplarının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. İşlemin yürütmesi durdurulur ve işlemin hukukiliği değerlendirilip iptal davası sonuçlandırılıncaya kadar bekletilir.

Yürütmenin durdurulması kararları niteliği itibariyle bir ara karar ve tedbir kararı niteliğindedir.

Yürütmenin durdurulması kararı için; yürütülmesinin durdurulması istenen bir idari işleme karşı yürütmenin durdurulması talepli bir iptal davası açılması gerekir. Bu talep hakim tarafından öncelikli olarak ve 24 saat içerisinde incelenerek sonuca bağlanmalıdır.

Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için aranan iki şart mevcuttur;

  • İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması,

  • İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması.

Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir.

Yürütmenin durdurulması taleplerinin reddi veya kabulüne karşı itiraz yolu mevcuttur. Yürütmenin durdurulması talebi hakkındaki kararlara karşı tebliğden itibaren 7 gün içerisinde Bölge İdare Mahkemesine itiraz yoluna başvurmak mümkündür. BİM’in vereceği karar kesindir.

Yürütmenin durdurulması kararları, ilgili idare tarafından 30 gün içerisinde yerine getirilmelidir. Aksi takdirde ilgili idarenin hukuki (tazminat) sorumluluğu ve ilgili memurun görevi kötüye kullanma suçu (TCK md. 257 ) nedeniyle sorumluluğu söz konusu olabilir. Zira yürütmenin durdurulması kararı bir mahkeme kararıdır ve mahkeme kararları idareler tarafından uygulanmak zorundadır.

İdari Davalarda Görevli ve Yetkili Mahkemeler

          İdari yargı kolunu oluşturan mahkemeler şunlardır;

  • İdare mahkemeleri,

  • Bölge idare mahkemeleri

  • Danıştay,

  • Vergi mahkemeleri.

İdare ve vergi mahkemeleri ilgili uyuşmazlıklar bakımından ilk derece mahkemesi olarak görev yapar. Bölge idare mahkemeleri ise istinaf mahkemeleridir ve vergi ve idari dava dairelerinden oluşur. Danıştay ise idari yargı kolundaki yüksek mahkemedir ancak bazı dava türlerine ilk derece mahkemesi olarak bakmaktadır.

İdari yargıda genel görevli mahkeme idare mahkemeleridir. Uyuşmazlığın türüne ve içeriğine göre vergi mahkemeleri veya ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay da görevli olabilir.

İdari davalar bakımından yetki hususu ise; kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir.

İdari yargıda yetki sözleşmesi yapılarak yetkili mahkeme değiştirilemez.

Bu genel yetki kuralının yanında bazı özel yetki durumları da mevcuttur;

İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda düzenlenen özel yetki kuralları şunlardır:

  • Kamu Görevlileri ile İlgili Davalarda Yetki: Kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkeme, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesidir.

  • Mahalli İdarelerin Organları ve Üyeleri ile İlgili Davalar: Mahalli idarelerin organları ile bu organların üyelerinin geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili davalarda yetkili mahkeme, ilgilinin görevli bulunduğu yer idare mahkemesidir.

  • Hâkim ve Savcılarla İlgili Davalarda Yetki: Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, hâkim ve savcıların mali ve sosyal haklarına ve sicillerine ilişkin konularda ve idare mahkemelerinin görevine giren davalarda yetkili mahkeme, hâkim veya savcının görev yaptığı yerin idari yargı yetkisi yönünden bağlı olduğu bölge idare mahkemesine en yakın bölge idare mahkemesinin bulunduğu yer idare mahkemesidir.

  • Taşınmaz Mallara İlişkin Davalarda Yetki: İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskân gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.

  • Taşınır Mallara İlişkin Davalarda Yetki: Taşınır mallara ilişkin davalarda yetkili mahkeme, taşınır malın bulunduğu yer idare mahkemesidir.

İdari Yargılama Usulü

          İdare hukuku kendine özgü ve bağımsız bir hukuk dalıdır ve kendine ait kuralları ile kendine ait bir yargılama düzeni ile usulü bulunmaktadır. İdare hukuku ile ilgili uyuşmazlıklar ayrı bir yargı kolu olan idari yargıda, idari hukuku kurallarına ve İdari Yargılama Usul Kanununda düzenlenen usulle görülür.

İdari yargılamaya ilişkin usul ve esaslar 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununda düzenlenmiştir.

İdare ve vergi mahkemelerinde yazılı yargılama usulü uygulanır ve incelemeler evrak üzerinden yapılır. Mahkemelerin re’sen araştırma görev ve yetkisi söz konusudur. Yani bir idari dava açıldıktan sonra davanın çözümü ile ilgili bilgi ve belgeleri mahkemeler kendileri toplarlar. 

İdari yargılama usulünde tanık dinleme ve ifade alma söz konusu olmaz. Duruşma yapılması da istisnaidir ve tarafların talep etmesi ve/veya mahkemenin kararıyla yapılır. İdari yargılamada dosyaların nadiren bilirkişiye gönderildiği görülür. 

İYUK’ta belirlenen bazı durumlarda ivedi yargılama usulü uygulanabilmektedir. Bu usülde dava açma süresi ve dilekçeler aşamasındaki süreler ile kanun yoluna başvuru sürelerinin kısaltıldığı görülür.

 

 

          Neticede idare hukuku özel kişiler ve tüzel kişiler ile devlet idareleri arasındaki ilişkileri yakından ilgilendiren ve düzenleyen bir hukuk dalıdır. Özellikle şirketler ve işletmelere sahip tüzel kişiler, idari para cezaları, belediyeler veya belediye encümenleri tarafından verilen müzik yayını yasağı, sigara para cezası, trafik cezası gibi idari işlemlerle sıkça karşılaşmaktadırlar. Özel bir uzmanlık gerektiren idari yargıda çözümlenecek bu tür uyuşmazlıklar için muhakkak alanında uzman bir avukattan hukuki destek alınması gerekir.

 

          Önemle belirtmek gerekir ki bu yazıdaki bilgilerin tamamı genel bir bilgilendirme içermekte olup hukuki danışmanlık ve reklam gibi algılanmamalıdır.  Yaşanılan her bir olay ve uyuşmazlığın bağımsız biçimde ayrı bir hukuki değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Ayrıca her bir hukuki konu ve meselenin çözümü uzman bilgisi gerektirmektedir. Bu sebeple de karşı karşıya kaldığınız hukuki uyuşmazlıklar ve olaylar için yetkin bir avukattan hukuki danışmanlık almanızı, Yargıya taşınan uyuşmazlıklar açısından da dosyalarınızı yetkin bir avukat aracılığı ile takip etmenizi öneririz. Yukarıdaki makale ile ilgili olarak veya her türlü hukuki destek ve danışmanlık için büromuzla iletişime geçebilirsiniz.

İçeriklerimiz

Adres
BALGAT MAH. DOKTOR SADIK AHMET CADDESİ KREŞ APT. NO:49/1 ÇANKAYA ANKARA

İletişim Formu

YASAL UYARI

Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.