Bilişim Hukuku Nedir?
Bilişim Hukuku Nedir?
Hukuk ile sosyal, siyasal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler daima karşılıklı bir ilişki ve etkileşim içerisindedir. İçinde bulunduğumuz bilgi ve teknoloji çağında yaşanan Teknolojinin hızla ilerlemesi, İnternetin hayatın her alanına dahil olması, dijitalleşme gibi gelişmeler hukuk sistemine de tesir etmiş ve her alanda olduğu gibi bu alanda da hukuki çözüme kavuşturulması gereken uyuşmazlıklar gündeme gelmeye başlamıştır. Bu uyuşmazlıkların artışıyla birlikte kalıcı hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulmuş ve hukukun en yeni alanlarından biri olan bilişim hukuku alanında düzenlemelere gidilmiştir. Bu düzenlemeler arasında sadece “bilişim hukuku”nun konusu sayılabilecek düzenlemelerle birlikte; diğer hukuk alanlarının bilişimle kesiştiği uyuşmazlıklarla ilgili de ayrıca düzenlemeler mevcuttur. Henüz gelişmekte olan bilişim hukuku alanı her ne kadar yeni ve bağımsız bir alan olarak belirse de, günümüzde teknolojinin ulaştığı nokta ve günlük hayatın dahi her alanında yaşanan sanallaşma sebebiyle bilişim hukuku, hukukun diğer dallarıyla da yakın bir ilişki içerisindedir. Teknolojiden hangi sınırlar içerisinde faydalanabileceği ve erişimin sınırlandırılması, teknoloji ve kullanıcılarının kişisel verilere hangi düzeyde erişip/işleyebileceği, teknoloji aracılığıyla işlenen suçlar, dijital ortamdaki üretim için fikri ve sınai haklar gibi temellendirilebilecek bu alan neredeyse hukukun her köşesinde uygulama alanı bulmaktadır.
Bu alanda cezai ve ağır yaptırımlar söz konusu olduğundan ötürü Bilişim Hukuku her ne kadar sadece ceza hukuku ile alakalı görünse de aslında “Bilişim Hukuku” hukukun her alanında karşılaşılabilen bir hukuk dalıdır. Günümüzde teknolojinin hemen hemen her alana aracılık ettiğini düşünürsek hukukun her dalına yayılmış bu düzenlemelerin gerekliliği dikkat çekecektir. Yazımızda da bilişim hukukuyla kesişen bu diğer hukuk dallarının birkaçına giriş mahiyetinde değinilecektir.
CEZA HUKUKU VE BİLİŞİM
Bilişim Suçları(Siber Suçlar); bilgisayar, telefon, ATM, pos cihazı, tablet gibi teknolojiye erişim araçları, aracılığıyla işlenen suçlardır. Teknolojinin kullanımında, ceza hukuku bağlamında iki temel sorun söz konusudur. Bunlardan biri “İfade Özgürlüğü ve Sınırları” meselesi iken diğeri “Güvenlik” problemidir.
Bilişim Suçları, doğrudan işlenebilen veya dolaylı işlenen bilişim suçları olarak ikiye ayrılmıştır. Doğrudan Bilişim Suçları 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu(TCK)’nun “Topluma Karşı Suçlar” bölümünün 3. kısmının 10. bölümünde “Bilişim Alanında Suçlar” olarak düzenlenmiştir. Dolaylı bilişim suçlarına ise kanunun çeşitli maddelerinde dağınık olarak yer verilmiştir.
1)Doğrudan Bilişim Suçları
-Bilişim Sistemine Girme Suçu (TCK md. 243)
–Sistemi Engelleme, Bozma, Erişilmez Kılma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu (TCK md.244)
-Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu (TCK md.245)
-Yasak Cihaz veya Program Kullanma Suçu (TCK md.245/a)
2)Dolaylı Bilişim Suçları
-Eğitim ve Öğretim Hakkının Engellenmesi (TCK md. 112)
-Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi (TCK md. 113)
-Hakaret (TCK md. 125)
-Haberleşmenin Gizliliğini İhlal (TCK md. 132)
-Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması (TCK m. 133)
-Özel Hayatın Gizliliğini İhlal (TCK md. 134)
-Kişisel Verilerin Kaydedilmesi (TCK md. 135)
-Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme (TCK md. 136)
-Verileri Yok Etme (TCK md. 138)
-Hırsızlık (TCK md. 141)
-Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle Hırsızlık (TCK md. 142/2-e)
-Dolandırıcılık(TCK md. 157)
-Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık (TCK md. 158/1-f)
-Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit (TCK md. 213)
-Suç İşlemeye Tahrik (TCK md 214)
-Suçu ve Suçluyu Övme (TCK md. 215)
-Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama (TCK md. 216)
-Kanunlara Uymamaya Tahrik (TCK md. 217)
-Müstehcenlik (TCK md. 226)
-Kumar Oynanması İçin Yer ve İmkan Sağlama (TCK md. 228)
-5464 Sayılı Kanun’a Muhalefet
-7258 Sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Oyunları Düzenlemesi Hakkında Kanun’a Muhalefet
-5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’a Muhalefet
Dolaylı olarak işlenebilen bilişim suçlarının temel halinde; suçun “bilişim ortamında” işlenmiş olması suç unsuru olarak yer almaz. Teknoloji bu suçların işlenmesine araclık eden faktör olarak yer alır. Oysa doğrudan bilişim suçlarında “teknoloji/bilişim araç veya aracılığı” suçun unsurudur.
Örneğin dolaylı bir bilişim suçu sayılan hakaret suçu bakımından; sosyal medyada yaşanan hakaret olaylarında sosyal medya yani bilişim, suçun işlenmesine aracılık eden ortam olarak kullanılmaktadır. Bu hususta hukuken korunan değerler olan bireylerin ifade özgürlüğü ve haber alma hakkı ile kişinin saygınlığı, şerefi ve kişilik hakları çatışmaktadır. Benzer şekilde dolandırıcılık suçu bakımından da suçun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi, kanunda nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Klasik suçların bilişim sistemleri yoluyla veya sosyal medya platformlarında işlenen hallerinin haksızlık içeriklerinin daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki, örneğin hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye yani dolandırıcılık suçunun temel şeklinin failine bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilirken, suçun bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen nitelikli halinin cezası üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına yükselmektedir. Bu suç tipinde bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması dolandırıcılık fiilinin mağdur üzerinde ve hukuk düzeninde yarattığı haksızlığı artırmaktadır. Nitekim bu sebeple dolandırıcılık suçunun bilişim sistemi aracılığıyla işlenmesi suçun nitelikli bir hali olarak düzenlenmiştir.
FİKRİ MÜLKİYET VE BİLİŞİM
İlim ve güzel sanatlara ait bir eser/ürünün ekonomik bir değere dönüştürülebilmesi sonucu elde edilen haklara fikri haklar; bu ürünün marka, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adları, tasarım, patent gibi bir değer olması halinde ise bu haklara sınai haklar denir. Bu haklar 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında düzenlenmiştir. Gelişen teknolojiyle birlikte bu buluşlar teknolojik ortamlarda oluşmaya veya teknolojik ortama taşınmaya başlanmıştır. Örneğin bir makale, kitap, film veya müzik eseri dijitalleştirilerek kolaylıkla internet ortamına, bir web sayfasına aktarabilir. Artık bu web sayfası içeriği hukuken korunması gereken bir fikri ve/veya sınai hakka dönüşmüş olacaktır. Bu içeriklerin izinsiz biçimde kopyalanması, çoğaltılması vs. ise kişinin fikri mülkiyet hakkının ihlali olup ihlali yapanlar bakımından hukuki sorumluluğa yol açabileceği gibi cezai sorumluluğa da sebebiyet verebilecektir.
7253 SAYILI “İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ ve BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN”
“Sosyal Medya Düzenlemesi” olarak da bilinen bu kanun mevzuata birçok yeni kavramı dahil etmekle beraber getirdiği yeni düzenlemelerle sosyal medya kullanıcılarına da sosyal ağ sağlayıcılarına da yeni sorumluluklar yüklemiştir. Bu düzenlemeyle birlikte 1 milyondan fazla kullanıcısı olan sosyal ağ sağlayıcıları Türkiye’de bir temsilci bulundurmak, verilerini Türkiye’de muhafaza etmek, rapor vermek gibi ciddi yükümlülükler altına girmiştir. Kullanıcılar ise “Erişimin Engellenmesi ve İçeriğin Çıkarılması” ve kişilerin internette kendi adlarıyla arama yaptıklarında derlenen sonuçlar arasında kendileriyle ilgili bilgi, fotoğraf, belge gibi verilere yer verilmemesini isteme hakkı olan “Unutulma Hakkı” düzenlemelerinin konusu olmuştur.
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 9. maddesinde internet ortamındaki içeriklere erişimin engellenmesini ve içeriğin yayından kaldırılmasını düzenlemektedir. Düzenlemeye göre; “ İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir…Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar.” denilmiştir.
Yukarıda paylaşılan düzenlemeden de anlaşılacağı üzere internet ortamında kişilik haklarının zedelenmesine maruz kalınması halinde ilgili içeriğe erişimin engellenmesi talep edilebilmekte ve 24 saat gibi kısa bir sürede sonuç alınabilmektedir. Böyle bir durumla karşı karşıya kalınması durumunda ilgili prosedürün işletilebilmesi için muhakkak hukuki yardım alınması gerekir.
KVKK (Kişisel Verilerin Korunması Kanunu)
Kişilerin “kendi kişisel verileri” üzerindeki tasarruf hakkını koruma altına alan bu kanun; veri sorumlusu olan kişilere topladıkları verilerle ilgili çeşitli sorumluluklar yüklemiştir. KVKK’ya uygun bir şekilde toplanması gereken bu veriler aynı şekilde kanuna uygun olarak işlenmelidir. Bütün bu işlemlerin başında ise verileri toplanacak kişilerin aydınlatılma yükümlülüğü çok net sınırlarla yine kanun tarafından korumaya alınmıştır. Aydınlatma yükümlülüğü konusunda veri sorumlusu ile veri işleyenin müşterek sorumluluğu söz konusudur. Ayrıca kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişiler, veri işlemeye başlamadan önce Veri Sorumluları Siciline kaydolmak zorundadır. Bu noktada özellikle çalışanlarının kişisel verilerini işleyen şirketler ile kurumsal firmaların bu konuda yükümlülükleri söz konusudur. Veri sorumlusu veya veri işleyen sıfatıyla hareket eden şirketler ve kurumsal firmaların verileri işlenen ilgili kişilerin aydınlatılması, veri güvenliği, verilerin yurt dışına aktarılması gibi birçok hukuki ve teknik konuda KVKK ve alt mevzuatından doğan hukuki, idari ve cezai sorumlulukları mevcuttur.
Yukarıda sıralanan başlıklardan anlaşılabileceği üzere; bilişim hukuku kısaca dijital bilginin paylaşımı esnasında oluşabilen tüm sorunlarla ilgilenen hukuk dalı şeklinde isimlendirilebilir. Bilişim sistemleri ve ağları olarak da bilinen yayın organlarının yanında özellikle internette meydana gelen tüm ilişkiler bilişim hukuku alanına dahildir. Elektronik alanda meydana gelen suçlar, elektronik imzalar ya da elektronik sözleşmeler vb. gibi tüm işlemler bilişim hukuku kapsamı içerisindedir. Söz konusu konulardaki hak ve hukuki düzenlemeler bilişim hukuku düzenlemeleri ile koruma altına alınır. Bu noktada tüm diğer hukuk dallarının bilişim hukuku ile bağlantısı vardır. Bu nedenle bilişim hukuku gelecekte de en çok uyuşmazlığın yaşandığı ve en sık kullanılan hukuki alanlardan birisi olacaktır.
Önemle belirtmek gerekir ki bu yazıdaki bilgilerin tamamı genel bir bilgilendirme içermekte olup hukuki danışmanlık ve reklam gibi algılanmamalıdır. Yaşanılan her bir olay ve uyuşmazlığın bağımsız biçimde ayrı bir hukuki değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Ayrıca her bir hukuki konu ve meselenin çözümü uzman bilgisi gerektirmektedir. Bu sebeple de karşı karşıya kaldığınız hukuki uyuşmazlıklar ve olaylar için yetkin bir avukattan hukuki danışmanlık almanızı, Yargıya taşınan uyuşmazlıklar açısından da dosyalarınızı yetkin bir avukat aracılığı ile takip etmenizi öneririz. Yukarıdaki makale ile ilgili olarak veya her türlü hukuki destek ve danışmanlık için büromuzla iletişime geçebilirsiniz.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.