AYM Dolandırıcılık Mağduru IBAN Sahipleri Lehine Karar Verdi
AYM DOLANDIRICILIK MAĞDURU IBAN SAHİPLERİ LEHİNE KARAR VERDİ
Anayasa Mahkemesi “...Banka Kartının ne amaçla verildiğine yönelik Savcılık tarafından gerekli araştırna yapılmaması ve Mahkemenin sanığın ileri sürdüğü talepleri soyu bir şekilde reddetmesi sonucunda mahkumiyet verilmesi silahların eşitliği ilkesinin ihlalidir." olduğu yönünde karar verdi.
Yüksek Mahkemenin önüne gelen ve günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan yargılama konusu olaylara göre;
Başvuru, ceza davasında cezayı azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecek bir olgunun araştırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) hileli olarak menfaat sağladığı gerekçesiyle başvurucu hakkında soruşturma başlatmış, soruşturma neticesinde başvurucunun nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması talebiyle 11/6/2018 tarihinde iddianame düzenlemiştir. İddianamenin kabulü ile açılan dava, İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 2/7/2018 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Duruşma iki celsede bitirilmiştir. Başvurucu; birinci celsede yaptığı savunmasında müştekiyi tanımadığını, mahalleden tanıdığı F.S.nin bankaya kredi borcu olduğu için hesabını kullanamadığını söyleyerek amcasının göndereceği parayı çekmek için banka hesabını kullanma hususunda kendisinden yardım istediğini, kendisinin de hesabına yatan parayı bankadan çekerek F.S.ye verdiğini ifade etmiştir. Dolandırıcılık eylemini gerçekleştirenin kendisi olmadığını, F.S. tarafından dolandırıldığını, bu kişinin açık adresini bilmemekle beraber sosyal medya hesabını ve fotoğraflarını kolluk görevlilerine verdiğini, müştekiyi arayan numaranın kime ait olduğunun araştırılmadığını, bankadan para çekerek F.S.ye verdiği ana ilişkin kamera kayıtlarının temin edilmediğini, F.S.nin 0545...1485 numaralı telefonu kullandığını, F.S.nin mahkeme huzuruna çağrılarak dinlenmediğini belirterek isnat edilen suçlamayı reddetmiştir. Yine aynı celsede mahkeme görevlisi, başvurucunun F.S.nin kullandığını belirttiği telefon numarasını (0545...1485) aradığında GSM Operatöründe kayıtlı böyle bir numaranın olmadığı anlaşıldığı hususunu Mahkemeye bildirmiş, Mahkeme bu hususu tutanağa geçirmiştir. İkinci celsede sanık müdafiinin celse arasında Mahkemeye gönderdiği yazılı savunmada; müvekkilinin (başvurucu) bahse konu paranın hesabına yatırılmasından dolayı yargılandığını, söz konusu paranın müvekkilinin hesabına yatmasının nedeninin mahalleden tanıdığı F.S.nin bankaya kredi borcu olduğu için hesabını kullanamadığını söylemesi ve bunun üzerine arkadaşına hesap bilgilerini vermesi olduğunu, bunu arkadaşına yardım etmek için yaptığını, hesabına yatan parayı F.S.ye verdiğini, hiçbir maddi menfaatinin olmadığını belirtmiştir. Ayrıca bu hususların tespiti amacıyla F.S.nin bulunup dinlenilmesi ve banka kamera kayıtlarının elde edilmesini talep etmiş, ancak Mahkeme "dosyadaki mevcut delil itibariyle, tevsi tahkikat taleplerinin yargılamaya bir katkı sağlayacak nitelik taşımadığı" gerekçesiyle talepleri reddetmiş, başvurucunun atılı suçtan hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucu; istinaf dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra banka hesap bilgilerini F.S.ye verdiğini, arkadaşına ait somut bilgiler vermesine ve bu hususların araştırılmasını istemesine rağmen Mahkemece bu yöndeki taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini belirtmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek 26/1/2021 tarihinde kesinleşmiştir. Başvurucu, nihai hükmü 5/2/2021 tarihinde öğrendikten sonra 4/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
Bireysel başvuru neticesinde yaptığı inceleme neticesinde Anayasa Mahkemesi Eşref Bingöl Başvurusu ile ilgili olarak 2021/10332 Başvuru Numaralı ve 18/7/2024 Karar Tarihli Kararı ile;
“...Somut olayda Mahkeme, müştekinin para yatırdığı hesap bilgilerini başvurucunun F.S. isimli arkadaşına verdiğine yönelik savunmasına karşılık "sanık savunmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu" şeklindeki gerekçe ile başvurucu hakkında mahkûmiyet kararı vermiştir. Başvurucu, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde ısrarla para çekme eylemini mahalleden tanıdığı F.S.ye yardım etmek amacıyla gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Başvurucu, kolluk ifadesinde bu kişinin eşkâlini vermiş; amcasıyla araç kiralama işi yaptığını beyan etmiş; F.S.ye ait olduğunu ileri sürdüğü fotoğrafları kolluk görevlilerine teslim etmiştir. Soruşturma evrakında başvurucunun bildirdiği sosyal medya hesabı ve fotoğraflar üzerinden F.S.nin kimlik ve adres bilgilerinin belirlenmesine ilişkin çalışma yapıldığına dair herhangi bir kayıt bulunmadığı görülmüştür. Başvurucu, kovuşturma evresinde F.S.ye ait olduğunu ileri sürdüğü bir cep telefonu numarasını Mahkemeye bildirmiştir. Duruşma sırasında bir mahkeme görevlisi bu numarayı aramış ve aramaya cevap olarak operatör, GSM Operatöründe kayıtlı böyle bir numara bulunmadığını belirtmiştir. Mahkeme, bildirilen telefon numarasını görevli tarafından arattırmak haricinde başvurucunun verdiği bilgiler çerçevesinde F.S.nin açık kimliğinin ve adres bilgilerinin tespitine ilişkin herhangi bir araştırma yapmamış; başvurucunun bu yöndeki talebini "dosyadaki mevcut delil itibariyle, tevsi tahkikat taleplerinin yargılamaya bir katkı sağlayacak nitelik taşımadığı" gerekçesiyle reddetmiştir. Başvurucunun aşamalardaki beyanlarında eylemi gerçekleştiren kişinin F.S. olduğunu, F.S.nin kendisini de dolandırdığını ileri sürmesi, F.S.ye ait olduğunu iddia ettiği sosyal medya hesabını ve fotoğraflarını kolluk görevlilerine bildirmesi, kamera kayıtlarının getirtilmesini istemesi karşısında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun öngördüğü tüm ceza davalarının tek celsede bitirilmesini amaçlayan kesiksizlik ilkesinin uygulamaya geçirilebilmesi adına adı geçen kişinin kimlik ve adres bilgilerinin tespiti hususunda soruşturma evresinde delillerin toplanması gerektiği hâlde Başsavcılık tarafından yeterli araştırma yapılmadığı görülmüştür. Bunun yanında başvurucunun anılan hususlarda ileri sürdüğü taleplerin Mahkeme tarafından soyut gerekçelerle reddine karar verilmesiyle başvurucu iddia makamı karşısında dezavantajlı duruma düşürülmüştür. Bu koşullarda Mahkemenin izlediği yöntemin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gereklerine uygun olmadığı, başvurucunun menfaatlerini koruyan güvenceler içermediği açıktır. Bu durum, yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olmuştur…”
gerekçesiyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Neticede Anayasa Mahkemesine göre banka Kartının ne amaçla verildiğine yönelik Savcılık tarafından gerekli araştırna yapılmaması ve Mahkemenin sanığın ileri sürdüğü talepleri soyu bir şekilde reddetmesi sonucunda mahkumiyet verilmesi silahların eşitliği ilkesinin ihlalidir.
→ Anayasa Mahkemesi Eşref Bingöl Başvurusu ile ilgili olarak 2021/10332 Başvuru Numaralı ve 18/7/2024 Karar Tarihli Kararına buraya tıklayarak erişebilirsiniz.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.